28 Mayıs 2009 Perşembe

Reaktif Hipoglisemi nedir?

Reaktif Hipoglisemi nedir?

Özellikle karbonhidrat içeren (şeker ve unlu mamuller) zengin bir
yemek yedikten 2-3 saat sonra veya uzun süren bir açlığı takiben kan şekerinin düşmesi sonucu yaşanan aşırı terleme, çarpıntı, ellerde titreme, konsantrasyon kaybı, sinirlilik, bulantı, aşırı acıkma hissi oluşur. Bu yakınmalar karbonhidrat alımından hemen sonra düzeliyorsa, bu tablo “reaktif hipoglisemi” olarak adlandırılır.

Reaktif Hipoglisemi’nin nedenleri…

Şeker ve insülin metabolizmasında bir düzensizlik olarak özetlenecek Tip 2 diyabetin erken dönemi, en sık reaktif hipoglisemi nedenidir. Ancak her zaman sebep bu değildir.

Tiroid ve böbreküstü bezleri başta olmak üzere bazı endokrin organların ürettiği hormonların fazlalığında veya yetersizliğinde reaktif hipoglisemi bulguları görülebilir.

O nedenle reaktif hipoglisemiden yakınan bir hasta ilkönce bu hastalıklar açısında ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmeli, diğer endokrin organ fonksiyonlarında bir düzensizlik yoksa, kişinin tip 2 diyabet adayı olabileceği düşünülmelidir.

Nasıl gelişir?

Şeker metabolizmasındai düzensizlik, reaktif hipogliseminin en sık nedenidir. O nedenle bu yazıda yalnızca bu metabolizma düzensizliği üzerinde durulacaktır. Normalde, gıdalarla aldığımız şeker (ki bunu yalnızca sofra şekeri olarak algılamamak gerekir, ekmek, makarna, pilav gibi çok sık aldığımız gıdalarda da şeker vardır) hücre kapısına kadar taşınır, insulin denilen hormon sayesince hücre içine girer, yanarak enerjiye dönüşür ve böylece yaşam devam eder. Genetik olarak tip 2 diyabet gelişimine eğilim mevcut ve egzersiz azlığı, düzensiz beslenme gibi tamamlayıcı faktörler varsa, şeker hücre içine girmekte zorlanır. Bu duruma ‘İnsulin Direnci’ denir. Vücut gelişen insulin direncini aşabilmek, şekeri hücre içine sokabilmek için, olması gerekenden daha fazla insulin salgılamaya başlar. Daha fazla salgılanan insulin sayesinde, yemeklerden veya karbonhidratlı bir gıdanın alımından hemen sonra şeker düzeyi normal sınırlarda kalır. Bu normal değerlerin sağlanması ancak fazla miktarda insulinin kana geçmesiyle mümkün olduğundan, ilerleyen saatlerde kandaki yüksek insulin şekerin düşmesine neden olacaktır. Kişi bir defada ne kadar fazla karbonhidrat alırsa, o kadar daha fazla insulin salgılanacaktır.

Nasıl tanı konulabilir?

Daha önce anlatılan yakınmaları olan bir kişide, reaktif hipoglisemiye neden olabilecek diğer nedenlerin olmadığı anlaşıldıktan sonra 75 gram glukozla şeker yükleme testi yapmak çoğu kez tanıyı koydurur. Daha önce 5-6 saate kadar uzayabilen yükleme testleri yapılırken, şimdi test süresini 2 saatle sınırlı tutmak, mutlaka insulin cevaplarını ölçmek şartıyla eterlidir. Kanda insulin ölçmenin zor olduğu eski zamanlarda, ilerleyen saatlerde kan şekerinde düşme reaktif hipoglisemi tanısını koydurmak için gerekli iken, şimdi kandaki insuline çok kolay, çok çabuk ve ucuz bakabildiğimiz için, bu dönemlerde saptanacak yüksek insulin düzeyi, ilerleyen saatlerde gelişebilecek olan reaktif hipogliseminin göstergesi olarak alınabilir. Özetle şeker yükleme testi sırasında alınan kan örneklerinde insulin değerlerinin çok yüksek, geç saatlerde şeker değerlerinin düşük oluşu, yakınmaları olan bir kişide reaktif hipoglisemi tanısı koydurur.

Burada unutulmaması gereken nokta, reaktif hipoglisemin ayrı bir hastalık olmadığıdır. Reaktif hipoglisemi, yalnızca başka bir hastalığın bir bulgusudur. Saptandığında yapılması gerek, buna neyin sebep olduğunu bulmak ve onu tedavi etmeye çalışmaktır.

Tedavide neler yapılabilinir?

Bir kez daha reaktif hipogliseminin yalnızca bir sonuç olduğu hatırlanırsa, tedavi öncelikle reaktif hipoglisemi nedenini bulmakla başlar. Nedene yönelik tedavi esastır. Tüm reaktif hipoglisemilerin yalnızca erken dönem tip 3 diyabetten kaynaklandığını düşünmek, diğer olası nedenlerin de gözden kaçmasına ve tedavi yanıtsızlığına neden olur. Glukoz metabolizma bozukluğundan kaynaklanan reaktif hipoglisemilerde beslenme tedavisi ve egzersiz temel tedavi yöntemleridir. Ancak yanıt alınamayan vakalarda, insulin miktarlarındaki yüksekliği belgeledikten sonra hekim kontrolünde ilaç başlanabilir

Gizli Şeker nedir?

Reaktif hipoglisemi, diyabete ilerleyen yolun ilk durağı ise en son durak olan diyabet ile aradaki basamak ‘Gizli Şeker’ olarak kabul edilebilir. Bu dönemde şekere ait, çok su içme-idrara çıkma-ağız kuruması gib herhangi bir yakınma yoktur. Sorun daha çok kalb damar hastalığı, kan yağlarında yükseklik ve kilo fazlalığı şeklinde karşımıza çıkar.

Ülkemizde sıklığı nedir?

Ülkemizde 20 yaşının üzerindeki kişilerde gizli şeker sıklığı % 6.7’dir. Yaşam stilindeki farklılıklar nedeniyle her yörede farklılıklar gösterebilir. En düşük oran daha geleneksel bir yaşam stilinin devam ettiği Erzurum’da görülürken, İstanbul % 9.2 gibi bir değerle rekoru elince tutmaktadır.

Nasıl tanı konulur?

Gizli şeker tanısı, ya açlık kan şekerine bakarak (Bozulmuş Açlık Şekeri) veya şeker yükleme testi (Şekere Toleransta Bozulma) yapılarak konulur. Normalde açlık kan şekeri 100 mg/dl değerinin altındadır. 2 defa tekrarlanan ölçümlerle açlık kan şekeri değerinin 126 mg/dl üzerinde olması durumda başka bir test yapılmaksızın kesin diyabet tanısı konulur. Ancak açlık kan şekerinin 100-125 mg/dl arasında bulunması ise Bozulmuş Açlık Şekeri olarak adlandırılır. Bu durumda yapılması gereken tetkik, şeker yükleme testidir. Şeker yükleme testinde 2. saatte bakılan değer normalde 140 mg/dl değerinin altında olmalıdır. Bu değer 140-199 mg/dl arasında bulunursa durum ‘Şeker Toleransında Bozulma’ (Gizli Şeker olarak adlandırılan tablo), 200 mg/dl ve üzerine bulursa ‘Şeker Hastalığı olarak kabul edilir.

Şeker yükleme testi yapılırken nelere dikkat edilmeli?

Şeker yükleme testi yapmadan önceki 3 günlük dönem süresince şeker metabolizmasını etkileyecek doğum kontrol hapları, kortizon, bazı tansiyon düşürücüler, kortizon gibi ilaçları doktoruna danışarak almamalıdırlar. Bunun dışında dikkat edilmesi gereken önemli bir konu, herhangi bir kısıtlayıcı perhiz yapılmamasıdır. Karbonhidrattan daha zengin gıda alınması gereken bu 3 günlük sürede ekmek, hamurişleri ve tatlılar serbest olarak yenilir. Bu dönem süresince dikkat edilecek şeylerden biri de eğer yapılıyorsa bir egzersiz programına ara verilmesi gerekliliğidir. Özetle daha sedanter ve kötü beslenme şelinde özetlenecek bu 3 günün sonunda, akşam saat 21.00’de günün son yemeği yendikteN sonra, uyuyana kadar hiçbir şey yenilmemeli, yalnızca su içilmelidir. Sigara, çay-kahve gibi gıdalar artık gece alınmazlar. Ertesi sabah hiçbir şey yenilip içilmede mutlak aç-susuz olarak test başlar, ek bir öneri olmadıkça, şeker yükleme testinde 2 saat boyunda her yarım saatte bir kan örneği alınır. 2 saat boyunca kişi gezmemeli, dolaşmamalı, hep oturmalıdır. Belirtilen bu noktalar dikkat edilmemesi, testin souçlarının yanlış çıkmasına, boşuna sıkıntı çekilmesine neden olacaktır.

Şeker yükleme testinin zararı var mıdır?

Yanlış bir kanı vardır: ‘Benim daha önce şekerim yoktu, şeker yükleme testinin yapılması bende şekere yol açtı’. Şeker yükleme testinde alınan şeker miktarı çok önemli boyutlarda değildir. Bu test sadece varolan bir tablonun ortaya çıkmasını sağlar. Eğer şeker metabolizmasında bir sorun yoksa, bir tepsi baklava yenilse bile herhangi bir kan şekeri düzensizliği gelişmeyecektir. Test sırasındaki en fazla yakınmalardan biri bulantı-kusma şikayetleridir. Verilen glukoz sadace 1 bardakta eritilip içirilmeye çalışıldığında ortaya çıkan bir yakınmadır. Toplam glukoz 3 bardak suda eritilip, bir miktar limon sıkıldığında böyle bir sorun gelişmeyecektir.

Gizli şeker önemli midir?

Her şeyden önce, önlem alınmadığında vakaların üçte birinde belirgin şeker geliştiği için gizli şeker dikkate alınması gereken bir sorundur. Oranları biraz daha düşük olmakla birlikte, belirgin bir şeker hastalığında görülen tüm şekere bağlı komplikasyonlar gizli şekeri olan bireylerde görülebilir. Ancak bizi en çok ilgilendiren sorunlar daha çok kalb damar hastalıklaıdır. Bu süreç kalb damar hastalıklarının en sık görünmeye başladığı dönemin başlangıcıdır.

Gizli şeker tedavi edilebilir mi?

Gizli şekerin iki tedavi yöntemi vardır: Yaşam stil değişikliği ve ilaç tedavisi.

Yaşam stil değişikliğinin, yani beslenmenin düzenlenmesi ve egzersiz başarı oranı çok yüksek bir tedavi şeklidir. Etkin bir şekilde uygulandığında kişilerin üçte ikisinde gizli şeker tablosu normale döner.

İlaçla tedavide ilacın türüne bağlı olmak üzere, başarı şansı % 25 – 32 arasında değişir(dörtte bir ile üçte bir arasında oluyo).

yani en iyi, maddi-manevi en ucuz tedavi, önlemektir.

Unutulmaması gereken, gizli şeker tablosu geriledikten sonra alınan önlemler bırakılırsa, tablonun tekrar ortaya çıkacağıdır.

Banu Kazanç Beslenme Merkezi
0212 224 40 17
Valikonağı Cad. Başaranlar Apt. No: 111 Kat: 4 D:12 Nişantaşı

0 yorum: